03 November 2012

Haşlanmış Yumurtanın Suyu

Genelde ocak temizliğini sabah kahvaltıdan sonra yapıyorum ben. Akşamdan ocak batmış oluyor ve özellikle taşan süt ve çorba gibi lekeler varsa bunları çıkarmak uğraştırıyor. Ben de sabah yumurta haşladığımda onun kaynamış suyunu ocağa döküyorum, kahvaltı süresince yumuşuyor, sonra da normal bir bezle siliyorum. İstanbul'da ankastre ocağımda da aynı uygulamayı yapıyordum ve sorun olmuyordu ama ankastre yüzeylerde yumurta kabuğundan gelen kalsiyum nedeniyle herhangi bir lekelenmeye sebep olur mu bilemiyorum.

29 October 2012

Kireç Lekelerine Sirke

Tencere çaydanlık cezve gibi eşyaların diplerinde biriken kireçleri çıkarmak için bir çok pahalı deterjan satılıyor. Oysa bunların hiç birine gerek yokmuş. Tek başına sirke bu iş için harika. Biraz sirke döküp bekleyin tamamen çıkacağını göreceksiniz.

Çok fazla miktarda kireç birikmiş ise, buna birkaç sefer sirke eklemeniz gerekebilir. Her seferinde bir tabaka azalacaktır. Ben mümkün olduğunca biriktirmeden, beyazlaşmaya başladığını gördükçe sirkeliyorum eşyalarımı.

Yine lavabo armatürlerindeki kireç lekeleri için sirkeyi kullanabilirsiniz. Ovma süngerine bira döküp ovun tertemiz olacak.

Sirkeyi buzdolabı temizleme amacıyla kullandığımı da daha önce burada yazmıştım. Yemeklerimize bile koyduğumuz için deterjanlarla kıyaslandığında ne kadar sağlıklı olduğu çok açık.

12 October 2012

Pratik Blender Temizliği

Çorba yaparken blenderları sıkça kullanıyorum. Malzemeleri önce suda haşlayıp, sonra blender ile geçirip yağını tuzunu gerekirse ununu ekleyince kolayca hızlı çorbalar yapıyorum. Blenderı alırken pek dikkat etmeyip ucuz bir model almıştım ve malesef uç kısmı ayrılmıyormuş.

Bu durumda kullandıktan hemen sonra çeşme altında sabunlayıp yıkıyorum ama bazen aceleden (bebek dolayısı ile) hemen yıkayamıyorum ve kuruyup kalıyor.

Böyle durumlarda bir kaba sıcak su ve deterjan koyup blenderı çalıştırıyorum. Bir kaç dııırt dan sonra tertemiz. Çeşmenin altında duruluyorum tamam.

Benzer temizleme yöntemini rondo ve robotlar için de kullanabilirsiniz :)

16 May 2012

Mikrofiber Bez İle Toz Almak Çok Kolaymış

En sevmediğim temizlik türü toz almak benim. Bunda en son yapılmasının da etkisi var. Ev süpürülüp yerler silindikten, ortalık toplandıktan sonra toz alınır ama bu aşamaya gelene kadar benim pilim de motivasyonum da biter. Toz almak, hele ufak tefek objeler varsa tek tek kaldırıp silmek çok uğraştrıcı.
Mikrofiber bezleri mutfakta kullanıyordum. Ankastre yüzeylerde hiç toz bırakmadan temizliyor. Ancak çoğunlukla ıslak kullandığımdan kuru haldeki performansını bilmiyormuşum. Özellikle mobilyalarda kuru halde bile (ıslak da kullanılabilir) çok güzel tozları topluyor ve bezden kolayca çıkıyor. 
Resim ararken rasladığım bu sitede de kullanımı ile ilgili ayrıntılı bilgi mevcut. Ben geç keşfettim ama tavsiye ederim.

11 May 2012

21 March 2012

Puf Poğaça için Püf Noktalar

fotonun kaynağı ve tarifi
Yurt dışında yaşayanlar mutfağımızın zenginliğini ve ne kadar leziz olduğunun ayırımına daha kolay varıyor. Poğaça benzeri yiyecekler her ülkede olsa da genelde malzemeler içine değil üstüne konuluyor yada tatlı ağırlıklı oluyor. Biz de uzun süre hasret çektikten sonra ev yapımı poğaçalarla özlemlerimizi gidermeye çalışıyoruz.

Hamuru pufidik yapan maya / kabartma tozudur ama benim değinmek istediğim diğer ayrıntılar olacak.

Genelde tariflerdeki ölçülere birebir uyamıyorum. Zaten insan istese de uyamıyor, sıvı ölçülerde mutlaka ölçekli kap, katı ölçülerde tartı kullanmadığı sürece. Diğer yandan ölçülere ne kadar bağlı kalsan da, malzemeler tutmuyor. Unun kıvamı, yağın markası vs, çok sayıda etken var.

Buradaki poğaça denemelerimde, bir türlü Türkiye'deki pufidikliği yakalayamıyordum. Herhalde unundan olmalıydı ama ben kendi klasik tarifimi aynen kullanmaya devam etmiştim. Sonradan tüm malzemeleri bir anda koymak yerine, önce sıvı malzemeleri ekleyip, unu yavaş yavaş katarak (hatta kıvamı artana kadar çırpma teli ile karıştırarak) yapmaya başladım. Pufidik poğaçalar için hamurun ele yapışmayacak kıvamda ama mümkün olan en yumuşak halinde olması gerekiyor. Un biraz fazla gelip de hamur sertleşirse, kabarması ve yemesi zor poğaçalar oluyor.

Bir diğer püf noktası ise, fırından çıktıktan sonra poğaçaların üzerine biraz su damlatıp hemen naylon bir poşetle hava almayacak şekilde kapamak. Sıcağın etkisiyle buharlaşan su, poğaçaları ve hatta börekleri yumuşack yapıyor. Tabi ben eğer kıtır kıtır seviyorum derseniz o başka :)

07 March 2012

Cam & Pencere Silmek

Güneşin parıldamaya başlamasıyla birlikte pencerelerde temizlik yapmanız gerektiği yüzünüze çarpıyor mu benim gibi? Bu günlerde hamileliğimin 37. haftası içinde olduğumdan camları silmek gözümde büyüse de sanırım yavaş yavaş yapacağım.

Pencere ve camları silmek için iki yöntem var, birincisi klasik bezlerle silmek, ikincisi ise cam sileceği ile silmek. İkisine de kısaca değinelim.

Cam silerken dikkat edilecek önemli husus temizden kirliye doğru gitmek. Öncesinde evin içine bakan pencereler tamamen silinir sonra dışarıdan silmeye geçilir.

Ayrıca öncesinde şu ayrımı da yapmak lazım. Sadece camlar mı silinecek yoksa çerçeveler de silinecek mi. Günümüzde artık çoğunlukla pvc pencereler kullanılıyor. Eğer beyaz ise, bunlar bir süre sonra kararabiliyor. Pvc pencereleri en iyi temizleme yöntemi bulaşık süngeri ve cif ile ovmak. Hemen ardından ıslak bir bezle fazlalığı alıp durulayın. Cam silme işine geçmeden önce pvc lerin temizlenmesi gerekir çünkü bu aşamada camlar kirleniyor. Ya da sırayla yapabilirsiniz tabi bir pencere kanadının önce pvc kenarları ardından da iç kısmı silinebilir. İç kısımlarının silinme işlemini aşağıdaki gibi yapıyoruz.

Klasik Yöntem: Bu yöntemde bir leğene deterjanlı su hazırlanır. Biri ıslak biri kuru silme için tercihen beyaz renkte ve penyeden (özellikle kurulama bezi eski penye atletler falan olmalı, çünkü kurularken toz bırakmıyor) bez hazırlanır. Deterjan olarak camlarda en uygun temizlik bana göre bulaşık deterjanı ile oluyor. İsterseniz biraz çamaşır suyu da katabilirsiniz. Doğal temizlik ürünlerinden yana olanlar arap sabunu da kullanabilir. Islak bezle önce camın tüm yüzeyini siliyoruz, ardından fazla kurumasını beklemeden kuru bezle siliyoruz. Eğer kurursa yeniden ıslatıp kurulamakta fayda var, yoksa bugulu kalacaktır.

Bazı kişiler bir leğene su hazırlamak yerine doğrudan fısfıslı camsil deterjanlarını cama sıkıp ardından kurulayarak silmeyi tercih ediyor. Eğer camlar çok kirli değilse bu yöntem ideal, ancak kirli camlarda camsil yeteri kadar iyi temizlemiyor, daha çok bulanıklaştırıyor ve kurulama beziniz hemen batıyor. Bir kaç tane kurulama bezi harcamak zorunda kalınabiliyor.

Kurulama bezine alternatif olarak gazete kağıtları da kullanılabilir, gerçekten iyi temizliyorlar.

Bir de silme ve kurulama işlemini tek seferde yapmak için özel cam bezleri satılıyor. Bu bezler iyice sıkıldığından yüzeyi silerken kuru da bıraktığı için çok daha hızlı sonuç veriyor. Fakat benim kullandığım bütün bu tip bezler, çok çabuk lekelendiği ve sonrasında da lekeleri çıkaramadığım için içime pek sinmiyordu.

Cam sileceği ile silmek: Bu yöntemde de öncesinde bir süngerle tüm camı köpürtmek ardından silecekle çekmek gerekiyor. Genelde silecek iyi ise ekstra bir kurulamaya gerek kalmaz ancak, camın kenar kısımları ve köşeleri sulu kalıyor. Bunun için yine bir kuru bezle dört köşeyi de silmek lazım sonrasında. Bir de silecek ile camı silerken akan suları yakalama konusunda dikkat etmek lazım, yerlere damlayabilir. Hemen camın altında diğer elinizde kuru bezle hazır beklemekte fayda var.

Camlar silindikten sonra geriye kalan tek şey mermerler oluyor. İç mermerlerin (ya da pervazın) silinmesi sorun değil ama dış kısımda özellikle kuş pislikleri varsa biraz zahmetli.  Ben bu aşamada kuş pisliklerin ıslatmadan, önce plastik bir bıçak ile kazırım. İşim bitince de o plastik bıçaklar çöpe gider.  Ardından çok eskimiş gözden çıkaracağım bir ıslak bezle siler sonra onu da çöpe atarım. Kaba temizliği bittikten sonra isterseniz daha derin temziliğini cif, çamaşır suyu, sünger vs ne şekilde istiyorsanız yapabilirsiniz.

06 March 2012

Yeni Yazı Grubu Zaman Planlaması

Sevgili Çok Bilmiş'in kendi blogunda paylaştığı "Gün 24 Saat Yetmiyor Mu? Zaman Planlaması" başlıklı yazılarını bundan sonra bu sayfadan yayınlayacağız.  Faydalı yazılarını ve yorumları okumadan geçmeyin. Hızlı bağlantı olarak hemen yandaki SAYFALAR kısmını kullanabilirsiniz.

15 January 2012

Lezzetli Yemekler Yapmak

Bir yemeği lezzetli hale getirmek elbette ki içeriğindeki malzemelerle alakalı. Çoğu zaman uyumlu tatlarda konulan baharatlar ve tatlandırıcı malzemeler yemeği zenginleştirir. Ancak burada değinmek istediğim o değil. Diğer yandan her yemeğe her baharat yakışmıyor. Bunu da göz önünde bulundurmak lazım. Benim deneyimleyerek elde ettiğim bazı fikirler şöyle.

  • Öncelikle soğan ve salça ile yapılan sulu yemeklerde (sebzeli yada etli farketmez) soğanın iyice kavrulmasını beklemek, ardından salçayı ekleyip iyice kavrulmasını beklemek (kokusu çıkana kadar) sonra diğer malzemeleri eklemek lezzetini arttırıyor. Tüm malzeme kaynadıktan sonra da yemek pişmiş olduğu halde kaynama süresini biraz daha uzun tutmak ise, tüm tatların iyice içiçe geçmesini sağlıyor, yemeğin suyunu kıvamlaştırıyor ve daha lezzetli oluyor. Eskiden aceleden bu süreleri kısa tutardım ve şimdi yeteri kadar beklediğimde yaptığım yemekler çok daha lezzetli.
  • Tavuk yemeklerinde taze domatesi asla kullanmıyorum, bunun yerine salçayı tercih ediyorum. Domatesin asidi tavukla bütünleştiğinde tavuğun tadını değiştiriyor. Ancak yanına garnitür olarak taze domatesli soslar yapılabilir tabi ki. Benim demek istediğim domates ve tavuğun aynı kapta pişmesi.
  • Kırmızı et yemeklerine kekik çok yakışırken, aynı malzemeden yapıldığı halde kıymalı yemeklere fazla kekik iyi gelmiyor. Çok az koyulabilir tabi. Ancak ben kıymaya maydanozu daha çok yakıştırıyorum. Bu yüzden benim sloganım ete kekik, kıymaya maydanoz.
  • Taze fasülye, bezelye gibi sebze yemeklerine bir tatlı kaşığı kadar şeker atmak yemeği daha lezzetli yapıyor. Normalde sebze yemeklerinde olan ot tadı şeker atıldığında gidiyor.
  • Patlıcanlı yemeklerde (musakka, oturtma vs) patlıcanı önceden başka bir tavada kızartır gibi az yağda pişirmek (tamamen kızartma gibi pişmesi gerekmiyor) ve ondan sonra yemeğe katmak yemeği daha lezzetli yapıyor. Tabi bu sırada patlıcan çok yağ çekebiliyor. Ben delikli bir kaşığa alıp, çatalla üzerine bastırıyorum, tüm yağlarını sıkıp öyle yemeğe katıyorum.
Şimdilik aklıma gelenler bunlar. Sizin de önerileriniz varsa paylaşabilirsiniz.

09 January 2012

Balkonsuz Evlerde Düzen

Bir ziyaretçimiz balkonsuz eve taşınacağı için bazı ipuçları istemiş benden. Doğrusu ancak bu kadar isabet olur çünkü Slovakya'ya taşınmadan önce İstanbul'da hala kullandığım evim 1+1 ve balkonsuz bir ev. Burda da balkon var ama yok gibi sayıyorum çünkü bizim balkon anlayışımzdan oldukça farklı bir yapıda.

Aslında tam doğru bir yönlendirme için evin diğer odalarının ve kullanım alanlarının bilinmesi daha iyi olurdu. Çünkü eve özel planlama yapılabilirdi. Genel olarak düşünecek olursak, balkonları genelde şu amaçlar için kullanıyoruz.

Birincisi çamaşır kurutmak, çiçeklerimizi koymak, evde yer bulamadığımız eşyaları depolamak, biriken çöpleri koymak ve güzel günlerde oturup keyif yapmak. Şimdi bu işlevlerin evin diğer yerlerine dağıtılması gerekiyor.

Benim evimde daire binanın ön ve arka tarafına bakıyordu. Arka tarafa bakan pencereye dışardan çamaşır askılığı yaptırdım ve çamaşırlarımı oraya asıyorum. Bazı site gibi konutlarda dışarda çamaşır asmak yasak olabilir. Bu yüzden içerde kurutmak gerekiyor ve sürekli salonda yada yatak otasında çamaşır askısının bulunması pek hoş olmuyor. Soğuk havalarda ben de hep içerde kurutuyordum. Eğer koridorda bir köşe, bölme gibi yerleriniz varsa ne ala, yoksa bir kurutma makinesi galiba en iyi çözüm.

Şimdi yeni dairelerde özellikle fransız balkonlu salonlar çok moda. Eğer salon pencereniz böyle ise yakınına masa ya da önüne sehpa ve iki koltuk konabilir. Masa yüksekliği açısından ışığı engelleyeceği için tam önüne koymamak en iyisi. Özellikle yaz günlerinde pencere kanatlarını tamamen açarak keyifli kahvaltılar & akşam yemekleri yapabilirsiniz. Sehpa kahvaltı için yeterli olacaktır.

Çiçekleri salonun ve mutfak pencereleri yakınlarında dağıtmak gerekiyor malesef. Pencerelerin dış kısımlarına da konabilir eğer yeteri kadar çıkıntı varsa.

Geriye çöpler ve depolama kalıyor. Çöpler genelde mutfak dolaplarının içindeki çöp haznelerinde birikiyor. Ancak özellikle koku yapmayan, kağıt, kutu, plastik gibi çöplerimi ben antrede biriktiriyordum.  Dekorasyona uyan şık bir kapaklı sepet yada çöp kutusu portmantonun yakınlarına konabilir. Tabi artık evde fazla yer olmadığı için hiç bir çöpün fazla beklememesi gerekiyor, hergün atmalı.

Depolama kısmına gelince, aslında küçük bir evde yaşamanın gereği olarak fazla eşya biriktirmemeye gayret ediyor insan. İlk başta sıkıntı gibi görünse de aslında bu bir rahatlık getiriyor insana. Genelde birçok eşya kullanılmadığı halde boşu boşuna yer kaplıyor. Ev küçük olduğunda ise sık sık eşyaların elden geçirilmesi, fazlalıkların dağıtılması gerekiyor ki bu da eve ferahlık getiriyor.