15 January 2012

Lezzetli Yemekler Yapmak

Bir yemeği lezzetli hale getirmek elbette ki içeriğindeki malzemelerle alakalı. Çoğu zaman uyumlu tatlarda konulan baharatlar ve tatlandırıcı malzemeler yemeği zenginleştirir. Ancak burada değinmek istediğim o değil. Diğer yandan her yemeğe her baharat yakışmıyor. Bunu da göz önünde bulundurmak lazım. Benim deneyimleyerek elde ettiğim bazı fikirler şöyle.

  • Öncelikle soğan ve salça ile yapılan sulu yemeklerde (sebzeli yada etli farketmez) soğanın iyice kavrulmasını beklemek, ardından salçayı ekleyip iyice kavrulmasını beklemek (kokusu çıkana kadar) sonra diğer malzemeleri eklemek lezzetini arttırıyor. Tüm malzeme kaynadıktan sonra da yemek pişmiş olduğu halde kaynama süresini biraz daha uzun tutmak ise, tüm tatların iyice içiçe geçmesini sağlıyor, yemeğin suyunu kıvamlaştırıyor ve daha lezzetli oluyor. Eskiden aceleden bu süreleri kısa tutardım ve şimdi yeteri kadar beklediğimde yaptığım yemekler çok daha lezzetli.
  • Tavuk yemeklerinde taze domatesi asla kullanmıyorum, bunun yerine salçayı tercih ediyorum. Domatesin asidi tavukla bütünleştiğinde tavuğun tadını değiştiriyor. Ancak yanına garnitür olarak taze domatesli soslar yapılabilir tabi ki. Benim demek istediğim domates ve tavuğun aynı kapta pişmesi.
  • Kırmızı et yemeklerine kekik çok yakışırken, aynı malzemeden yapıldığı halde kıymalı yemeklere fazla kekik iyi gelmiyor. Çok az koyulabilir tabi. Ancak ben kıymaya maydanozu daha çok yakıştırıyorum. Bu yüzden benim sloganım ete kekik, kıymaya maydanoz.
  • Taze fasülye, bezelye gibi sebze yemeklerine bir tatlı kaşığı kadar şeker atmak yemeği daha lezzetli yapıyor. Normalde sebze yemeklerinde olan ot tadı şeker atıldığında gidiyor.
  • Patlıcanlı yemeklerde (musakka, oturtma vs) patlıcanı önceden başka bir tavada kızartır gibi az yağda pişirmek (tamamen kızartma gibi pişmesi gerekmiyor) ve ondan sonra yemeğe katmak yemeği daha lezzetli yapıyor. Tabi bu sırada patlıcan çok yağ çekebiliyor. Ben delikli bir kaşığa alıp, çatalla üzerine bastırıyorum, tüm yağlarını sıkıp öyle yemeğe katıyorum.
Şimdilik aklıma gelenler bunlar. Sizin de önerileriniz varsa paylaşabilirsiniz.

09 January 2012

Balkonsuz Evlerde Düzen

Bir ziyaretçimiz balkonsuz eve taşınacağı için bazı ipuçları istemiş benden. Doğrusu ancak bu kadar isabet olur çünkü Slovakya'ya taşınmadan önce İstanbul'da hala kullandığım evim 1+1 ve balkonsuz bir ev. Burda da balkon var ama yok gibi sayıyorum çünkü bizim balkon anlayışımzdan oldukça farklı bir yapıda.

Aslında tam doğru bir yönlendirme için evin diğer odalarının ve kullanım alanlarının bilinmesi daha iyi olurdu. Çünkü eve özel planlama yapılabilirdi. Genel olarak düşünecek olursak, balkonları genelde şu amaçlar için kullanıyoruz.

Birincisi çamaşır kurutmak, çiçeklerimizi koymak, evde yer bulamadığımız eşyaları depolamak, biriken çöpleri koymak ve güzel günlerde oturup keyif yapmak. Şimdi bu işlevlerin evin diğer yerlerine dağıtılması gerekiyor.

Benim evimde daire binanın ön ve arka tarafına bakıyordu. Arka tarafa bakan pencereye dışardan çamaşır askılığı yaptırdım ve çamaşırlarımı oraya asıyorum. Bazı site gibi konutlarda dışarda çamaşır asmak yasak olabilir. Bu yüzden içerde kurutmak gerekiyor ve sürekli salonda yada yatak otasında çamaşır askısının bulunması pek hoş olmuyor. Soğuk havalarda ben de hep içerde kurutuyordum. Eğer koridorda bir köşe, bölme gibi yerleriniz varsa ne ala, yoksa bir kurutma makinesi galiba en iyi çözüm.

Şimdi yeni dairelerde özellikle fransız balkonlu salonlar çok moda. Eğer salon pencereniz böyle ise yakınına masa ya da önüne sehpa ve iki koltuk konabilir. Masa yüksekliği açısından ışığı engelleyeceği için tam önüne koymamak en iyisi. Özellikle yaz günlerinde pencere kanatlarını tamamen açarak keyifli kahvaltılar & akşam yemekleri yapabilirsiniz. Sehpa kahvaltı için yeterli olacaktır.

Çiçekleri salonun ve mutfak pencereleri yakınlarında dağıtmak gerekiyor malesef. Pencerelerin dış kısımlarına da konabilir eğer yeteri kadar çıkıntı varsa.

Geriye çöpler ve depolama kalıyor. Çöpler genelde mutfak dolaplarının içindeki çöp haznelerinde birikiyor. Ancak özellikle koku yapmayan, kağıt, kutu, plastik gibi çöplerimi ben antrede biriktiriyordum.  Dekorasyona uyan şık bir kapaklı sepet yada çöp kutusu portmantonun yakınlarına konabilir. Tabi artık evde fazla yer olmadığı için hiç bir çöpün fazla beklememesi gerekiyor, hergün atmalı.

Depolama kısmına gelince, aslında küçük bir evde yaşamanın gereği olarak fazla eşya biriktirmemeye gayret ediyor insan. İlk başta sıkıntı gibi görünse de aslında bu bir rahatlık getiriyor insana. Genelde birçok eşya kullanılmadığı halde boşu boşuna yer kaplıyor. Ev küçük olduğunda ise sık sık eşyaların elden geçirilmesi, fazlalıkların dağıtılması gerekiyor ki bu da eve ferahlık getiriyor.